Adı Yerküre olan bir gezegen. En büyük kara parçası sayılan Anakara'da farklı yerlerden farklı nedenlerle Odragend'e varmak üzere yola çıkan gezginler. Elli yıl sonra yurduna dönen bir bilge şair. Yıllarca evinden hiç çıkmadan yaşadıktan sonra, çıraklarıyla birlikte kendisini yollara vuran bir şiir filozofu. Yalnızca şairleri öldüren bir katilin izini süren atlı polis ve yardımcısı..582 sayfa...Fantastik ve nedense anakaranın tasvirlerinde ağladığım oluyor bazı karakterlerdeki adalet ve iyilik kavramı şaşırtıp kötülere kızamadan kitap alıp başını gidiyor.Bu arada Murathan Mungan adıyla bildiğimiz yazarın tam adını bilmeyenler için bir solukta yazıyorum şaka şaka o kadar kolay değil;Murathan Kamil Mehmet Emin Mungan...romanda kendi bulduğu isimlerde pek değişik ve karakterin cinsiyeti hakkında pek ipucu veren isimler değiller...çok beğendim ve okurken sık sık altını çizdim size birazını yazıyorum ancak.Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum...
''Bazı insanlar yaşadıkları bir deneyim sonucu bir kerede büyür ve ondan sonra bir daha büyümezler...''
''Bir insan kalabalıklar arasında kendini saklamak istediğinde, görünürlüğün derinlerinde kaybolarak da yapabilir bunu.Saklanmanın bir yolu da budur...''
''Tuhaftır, sesinde yazdığı şiirlerin hikayesi yoktu.Yalnızca gözleri değil,içide okuduklarına yabancıydı sanki.Belki şiirleri değil ama,şiirleriyle kendisi arasındaki elle tutulur bu kaskatı uzaklık ilgisini çekmişti Bendag'ın.Tasarlanmış amaçlanmış bir mesafe değildi bu.Yalnızca böyleydi.Bazıları kendinden bu kadar uzak olabiliyordu.''
''Karşınızdakinin ''ihtiyacı''olduğunuzu anlamak sevginin başlangıcıdır.''
''Çarenin olmadığı yerde yol çaredir.''
''yazdığım değil ama yaptığım,bir şiirdi.''
''Geleceğimizi yapan şey,yazgımızdan,bize tanınan olanaklardan,karşımıza çıkan fırsatlardan çok,ruhumuzun şiiridir Moottah.Biz de olan bir şeydir .Anlıyor musun?''
''Yılların yorgunluğunun tadı bile yaşama sevinciyle çıkıyordu demek.Hayatın bir anlık yogunluğunun güzelliğiydi bu!İnsanın ,zamanı telaşsız anlarda keşfettiğini çoktandır anlamıştı.Gürültülerin ,kaygıların,koşturmaların olmadığı anlardı asıl hayat.''
''Kendi kısa sürse de ömrü uzundu çocukluğun.''
''En sevdiği şey buydu.Bir şehre uyurken girmek.Atalarından kalma kök benliğe yerleşmiş bir fetih duygusu mu bu?..bilmiyor.Ama bu durumun ,kendine iyi bir başlangıç duygusu sağladığından emin.Sabah gün doğmadanbaşladığı şehirde kendini daha iyi,daha güvende hissediyor.Sokaklar henüz akmaya başlamamaış,gündeliğin dağınık hikayeleriyle meydanlar kalabalıklaşmamış,hayat tekrarlar ve rastlantılarla saçaklanmamışken......''
''Çoğu kişi farkında bile olmadan kendi çocukluğunu başkalarından korur,''demişti Lelalu.''Ancak böyle kendimizin yetişkini oluruz.''
''Unuttuklarını hatırlamak insanı gençleştirirdi.''
''Hem bazı gerçekler,tarih boyunca dilsizleştirilmiş kadınların işaretlerinde saklanır.O sırada siz nereye bakıyordunuz?''
''Ormanda kaybolmak neden bütün çocuk masallarının ana izleğidir;insan bunu yaşlandığında ,yani kendinin ormanına kavuştuğunda anlıyordu.Belki de bütün hayat buraya. günün birinde bir orman kuytusuna gelmek için yaşanıyordu.''
''Yüreğin vefasının hafızaya yetmediği oluyordu..''
''Önümde yol yok benim ,ben gittikçe yol arkamdan oluşuyor.''
'' Gene de yazgısının büyüklüğünün farkına varamayacak kadar kendini küçük hayatlara hapsetmiş insanlardan olmak istemediğini söylüyordu.''''İnsan gerçek yazgısını başıboşlukta, kendiliğindenlikte yaşar.''
''Bilinci artan kişinin kaderi de artar.''
''Bir şey açıklamak ister gibi değil sadece ortaya çoğaltılması gereken bir soru bırakır gibi,''Ben de kocamın bana ve herkese bunları niye yaptığını merak ettim,''diyorZeheyra.''Bilirsiniz,ihanet büyük bir pakettir,içinden birini alıp diğerlerini bırakamazsınız.''
''Bazı kadınların yaş aldıkça gizemleri yıpranır,ifadeleri aynı kalsa da gizemleri uçup gitmiştir;bütün hayatları bunun geride bırakmış olduğu boşluğun içinde kaybolmuştur sanki.''
''Yolculukları sırasında ne zaman toprağın üzerinde uyusa,kocamak bilmeyen gamlı bir köpek gibi hissederdi kendini:''
'' Birdenbire yanı başında bitiveren bir çocukla herşey konuşulabilirmiş gibi,''Varoluşa ağlıyorum,''dedi Bendag.Bunu en rahat bir çocuğa söyleyebilirdi.''En büyük çaresizlik varoluştur.Niye var olduğunu anlamadan var olursun çünkü.Bazı çocuklar bunu bazı büyüklerden daha iyi anlar.Onun için sana söylüyorum.Sen henüz bir çocuksun,gözyaşlarını gördüğün bir yaşlı adamı ve o gün onun niye yol kenarındaki bir ağacın altına oturarak var olduğu için ağladığını ilerideki yıllarında düşünmek,bütün bunları hatırlayıp hatırlamamak sana kalmış.Ama sordun diye söylüyorum,ben varoluşa ağlıyorum sevgili çocuk.İyi ya da kötü bir şey olduğunu söylemiyorum bunun,yalnızca bazen çok ağır geldiğini söylüyorum.''
''Yılların içinden geçmekle onlara kulak vermenin aynı şey olmadığını bilirler.''
''Geçmişte kalmış bazı olayları hatırlayabildiğimiz kolaylıkta hatırlayamayız ki geçmişteki kendimizi.Ne kadar çok yabancı yaşamıştır kendi geçmişimizde....''
''Bir kafes kuş aramaya çıkmış''
"Hayat boştur! Herkesin her zaman
dediği gibi boş! Onu dolduran anlamdır yalnızca. Bizim ona verdiğimiz çeşitli
anlamlar. Bazıları hayat anlamından boşaldığında, onun gerçek yüzünü gördüğünü
sanır; hayatın görülecek bir yüzü bile yoktur oysa. ... O kadar boştur işte
hayat, sen bir an önce onu kendi anlamlarınla doldurup güzelleştirmeye bak!
Ömrünü ancak böyle hayat yapabilirsin."
gerçekten ilgimi çekti, evde kesin vardır bu kitap, arayıp , bulup, okuyacağım ^.^
YanıtlaSilteşekkürler (:
ne demek eğer sayemde okur bir de benim kadar çok beğenirsen daha çok sevinirim SempA:)
Silhayatımda okuduğum en muhteşem romanlardan biri... şaheser bence..
YanıtlaSilaynı duygulardayım EMİNE ÖZTÜRK....
Sil