27 Ekim 2010

düşen bir yaprak görürsen...




Malum sonbahardayız...Nerede sarı bir yaprak görsem Ankara Bahçelievlerin sonbaharlarını özlerken buluyorum kendimi ..Aklıma Meleğime yaptığımız doğum günü süprizi geliyor , onca sararmış yaprağı nasıl kocaman bir tv kutusuna doldurup nefis bir hediye kutusu olarak paketleyip emekli paşanın korumalarına yalvarıp evine çıkarttığımıza gençlik işte deyip gülümsüyorum.Üniversite yıllarında bahçelinin parkında bir fotoğraf geliyor gözümün önüne yine sonbahar... biz dostlar salıncakta yüzümüzde gereksiz ,fotoğrafa uymayan bir neşe hava kapalı bildik bir Ankara günü..Yaprakları sanki dalgalarmış gibi yararak kabul edilmeyen aşkın tercihi ile yalnız yürümelerimi yağmayan gökyüzüne inat yağmalarımı...neler neler...işte oralardan buralara gelip yıllar sonra Dikili de çocuklarıma yaprak eşittir sadece yapraktırı anlatıyorum.Anlam yüklemeden anıları hissettirmeden çocuk kalplerine, çocuk ellerine kah sararmış kah yeşil yaprakları verip bakıyorum onlara....Ben de kimbilir yıllar sonra onların aklına düşerim önlerine düşen bir yaprakla...kimbilir...