22 Haziran 2013

gece gece okumaca....

Dilediğince koş geçmişden  kaçamazsın!

Doğum günümde Başak'ın aldığı hediyeydi bu kitap.Kitabın ana karakteri Esra hayatında hep heyecan isteyen, yaşadığı ilk aşk deneyiminin bitmesi ile birlikte gündelik hayatın sıkıcılığından, toplumun baskısından, ailesinden, baskıcı yönetimden, kendisini kuşatan her türlü otoriteden kaçmaya çabalar. Ama  kendi gerçeğinin, anılarının ve rüyalarının tuzağına düşer ve yatak odasında gördüğü böceği ve içinde hiç bir şey yazmayan kitabı ile sık sık şizofren hali anlatılır.
Romandaki bütün bölümlerin başına alıntılanan bir şiiriyle romana dâhil edilen Sappho, Antik Yunan’da yaşamış, lirizmin öncülerinden sayılan bir kadın şair. Sappho şiirleriyle olduğu kadar özel hayatı ve yaşam felsefesiyle de kendinden sonraki dönemlerde adından sıklıkla söz ettirmiştir. Kuyaş’ın Sappho’ya yaptığı vurgunun nedeni ise sanırım şiirlerinden çok yaşam felsefesiyle ilgili. Sappho, bir kadın olarak içine doğduğu baskıcı toplum yapısından kurtularak bireysel özgürlüğüne kavuşmak, bilinciyle yeni bir yaşama geçmek, dönüşmek için mücadele eden, otoriteye karşı bir duruş sergileyen bir şairdir. Bu yönüyle romandaki Esra karakteriyle örtüşen Sappho, Kuyaş’ın romanda anlatmak istediklerini desteklemek için bilhassa davet edilmiş öncelikli bir misafir gibi duruyor.

Geçmişim benim  değilse geleceğim kimin ellerinde...