30 Ekim 2010

kazak yenileme çalışması..


Bu kazakla Songül'ü fotokopi makinesinin önünde bir süre izledim:))Bişeyler yapmalı diye kıvranıp sonunda'' Songül değişiklik istermisin?'' diye pat diye sordum.Sağolsun o da ''bu mama önlüğü havasından kurtarsan fena olmaz ''dedi ve hiç kesmeden(fotoğraftaki makas sizi yanıltmasın hiç makas kullanmadım) okulda bu hale geliverdi kazak.Üzerindeki gül sonradan dikilmişti o sorun yaratmadı ama kesmeden yün bir kazaktan yaka yapmak biraz zor oldu ama değdi gibi:)basit değişiklikler minik detaylarla mutlu olanlara ilaç gibi geliyor.


Not: Nalan hanıma çok amaçlı tasarımlara göz atıp yorum yazdığı için teşekkür ederim..Ben onun sürekli çalışan kafasına ve yoğunluğuna veriyorum e siyah tuşlarda olayı şaşırtmaca katmış olabilir tabiki:))
Şimdi bunlar neden buradan yazılıyor derseniz serde acemilik var bir sorun nedeniyle yorum yazamıyorum ben de burdan seslendim:))olamaz mı canım olduuuuu bile;))

28 Ekim 2010

"Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz." K.ATATÜRK


29 Ekim Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun ...

27 Ekim 2010

düşen bir yaprak görürsen...




Malum sonbahardayız...Nerede sarı bir yaprak görsem Ankara Bahçelievlerin sonbaharlarını özlerken buluyorum kendimi ..Aklıma Meleğime yaptığımız doğum günü süprizi geliyor , onca sararmış yaprağı nasıl kocaman bir tv kutusuna doldurup nefis bir hediye kutusu olarak paketleyip emekli paşanın korumalarına yalvarıp evine çıkarttığımıza gençlik işte deyip gülümsüyorum.Üniversite yıllarında bahçelinin parkında bir fotoğraf geliyor gözümün önüne yine sonbahar... biz dostlar salıncakta yüzümüzde gereksiz ,fotoğrafa uymayan bir neşe hava kapalı bildik bir Ankara günü..Yaprakları sanki dalgalarmış gibi yararak kabul edilmeyen aşkın tercihi ile yalnız yürümelerimi yağmayan gökyüzüne inat yağmalarımı...neler neler...işte oralardan buralara gelip yıllar sonra Dikili de çocuklarıma yaprak eşittir sadece yapraktırı anlatıyorum.Anlam yüklemeden anıları hissettirmeden çocuk kalplerine, çocuk ellerine kah sararmış kah yeşil yaprakları verip bakıyorum onlara....Ben de kimbilir yıllar sonra onların aklına düşerim önlerine düşen bir yaprakla...kimbilir...

















24 Ekim 2010

Çok amaçlı tasarımlar..:))


Bu fularlar ve kolyeler bir kere yapılmaya görsünler nerelerde kullanılırlar daha kimbilir...Kolye hem asıl işlevini yerine getirirken bir başka gün straplez bir bluza yaka süslemesi oluveriyor..Kah saçta kah boyunda bazen de kemer olarak belde yaratıcılık size kalmış biraz cesaret:))


19 Ekim 2010

motif şablonu ile ilk denemeler


Ne zaman aldığımı bile hatırlamadığım bir motif şablonum vardı.Gün yüzüne çıkardım.Bir kaç denemeden sonra baktım elim de alışmış yapıvermişim beş altı motif.Motif şablonuyla birlikte oldukça açıklayıcı bir broşürün de yanında verilmesi işleri oldukça kolaylaştırıyor doğrusu.Nasıl başlanır nasıl dış ve iç sıralar yapılır anlatımını yarın fotoğraflayarak anlatırım bu akşam unutmuşum yapım aşamalarını çekmeyi.Ama oldukça kolay ben yaptıysam herkes yapar.Bu motiflerden ne yapmalı onu düşünmeli ...




16 Ekim 2010

Eski çantamı kestim...

Gece gece kafa dağıtasım vardı.Bişeyler yapmalı derken çantam aklıma geldi.Kestim bi güzel sonra önce çiçek filan denedim hiç biri istediğim gibi olmadı bu kolyede o sıra kendiliğinden oluştu gitti.Kurdela ile dikmek zor oldu ama daha işi var gibi bitmedi yakında tamamlanmış olur hala bişeyleri eksik içime sinmedi.

14 Ekim 2010

Bir öneri....



Bir süredir okulda herkes bir formdan ve bir kitaptan bahseder oldu.Tabiki kitapla anneler daha çok ilgili nedense.Neyse efenim gelelim esas konuya Prof. dr Sabiha Pektuna Keskin'in Çocuğunuzun Yeteneğini Keşfedin kitabı buradaki formu dolduranlara sadece kargo ücreti ödemeli olarak geliyor.Kitabı tam inceleyemedim ne yazık ki ama Esrayla bu kitaba onay verdi bile ben de arkadaşıma güvenirim..

13 Ekim 2010

Ne üçgene benzer, Ne dikdörtgen, kareye ,Sivri köşem yok benim ,Öğrendin mi adım ne? DA - İ - RE

Bedenimiz Daire(drama çalışması)
Çocuklar tahtanın önünde yarım daire olarak otururlar.Öğretmen tahtaya büyük bir daire çizer ve çocuklara çizdiği şeklin ne olduğunu sorar.
Çizilen şeklin ne olduğu belirtildikten sonra,öğretmen çocuklara bir ellerinin işaret parmağı ile havada daireler çizmelerini söyler.
Daha sonra çocuklardan iki kolları ile başlarının üzerinde daire yapmaları istenir.
Tüm çocuklar başlarının üzerinde ellerinin uçları birbirine değecek şekilde kolları ile daire yapınca birbirlerinin dairelerine bakmaları istenir.
Çocuklara bu kez iki ellerinin parmakları ile daire yapmaları söylenir.
Çocuklar iki ellerinin işaret ve baş parmaklarının uçlarını birleştirerek havada daire yaparlar.
Bu aşamadan sonra çocuklara iki ellerini ayrı ayrı kullanarak aynı elin işaret ve baş parmağının ucunu birbirine değdirerek daire yapmaları söylenir.
Sonra başlarının dış hatları boyunca elleri ile daire çizmeleri söylenir.
.Daha sonra ağızlarını daire biçiminde açmaları söylenir.
Bundan sonra çocuklar burun deliklerinin etrafında parmakları ile daire çizerler.
Bir sonraki aşamada ise öğretmen çocukların ayağa kalkmalarını söyleyerek ayakları ile yerde hayali daire çizmelerini ister
.Daha sonra çocuklar bellerini çevirerek daire çizerler.En sonunda ise çocuklar yere uzanarak büyük bir daire çizerler.






DAİRE DAİRE DAİRECİK
Daire, daire, dairecik (Parmakla, avuç içine daireler çizilir.)
Ortasında havuzcuk (Parmakla, avuç ortasına vurulur.)
Bir serçe gelmiş, su içmiş (Parmak, avuç ortasına vurulur, yukarıya kaldırılır; serçenin su içerken yaptığı gibi)
Sonra pırrr diye uçmuş (Ellerle serçenin uçması canlandırılır.)







11 Ekim 2010

SLOWFOOD 'u duydunuz mu?Fast Food 'a bir başkaldırı hareketi desem....

Bu hafta sonu herkesin zaman zaman yapması gereken birşeyi yaptım beyleri başbaşa bırakıp aldım başımı İzmir'e gittim.Gidilmesi gereken yerlere gittikten işlerimizi hallettikten sonra Solmaz'la (canım dostum)buluşup akşam yemegi için Seferihisarın yolunu tuttuk.Manzara,deniz,tarih ve nefis rakı balıktan sonra buranın sakin dingin hali ile ilgili bilgilendirildim.İşte SLOWFOOD la tanışmam bahçden koparılmış nefis kokulu yapraklarıyla gelen yemyeşil biberlerle başlayan sohbetle oldu.Ama ben size bunları bilen bir kişiden dinlemenizi istedim bakın bu konuda ne tesadüftür ki 10 Ekimde Hürriyet de köşe yazısında GILA BENMAYOR neler söylüyor;

Seferihisar’ın sessiz devrimiTUNÇ Soyer ile Brük-sel’de karşılaştık.Soyer, Türkiye’nin ilk “sakin şehir” ünvanını kazanmış olan Seferihisar’ın belediye başkanı.İngilizcesi “Slow City”, İtalyancası ise “Cittaslow” olan “Sakin Şehir” ne anlama geliyor?Bunu izah etmek için önce “Slow Food” hareketine değinmem gerek.İtalya’da 1982 yılında başlayan “Slow Food” hareketi geleneksel beslenme tarzına, yerel ürünlere, bunları yetiştirenlere sahip çıkar.“Fast Food”a yani hızlı tüketilen gıdaya bir başkaldırıdır. Dünyada 150 ülkede 100 binden fazla üyesi olan “Slow Food”un amblemi, “yavaşlığın sembolü” olan turuncu renkli sevimli küçük bir salyangoz.Türkiye’de de giderek yaygınlaşıyor.Bir süre önce İstanbul’da “Lüfer Yok Olmasın” kampanyasını başlatan “Fikir Sahibi Damaklar” da bu hareketin bir parçası.“Slow City” ya da “Sakin Şehir” hareketi aynı mantıktan yola çıkarak, 1999 yılında İtalya’da, Toskana’da başlamış.Amblemi aynı sevimli salyangoz.HAREKETİN 129. ÜYESİ“Sakin Şehir” hareketinin amacı, hızlı tüketime karşı olmakla birlikte yaşam kalitesini ve yerel kimliği koruyan, yerel ürünleri ön plana çıkartan, mutlu insanların yaşadığı şehirler yaratmak.Teknolojiye sırt çevirmek asla söz konusu değil.Harekete dahil olmanın şartı 59 kritere uymak ve 50 bin civarında bir nüfusa sahip olmak.21 ülkede, 140 şehir bu hareketin üyesi.Seferihisar’a dönersek, Tunç Soyer belediye başkanlığına seçilir seçilmez hareket dahil olmak için kolları sıvamış.Neticede, geçtiğimiz yıl Seferihisar’ın “Sakin Şehirler” hareketinin 129. üyesi olmasını başarmış.


yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.



Lokantanın bahçesinden gelen biberlerle açılan konu ertesi gün kahvaltıda Seferihisarın iskelesi olan Sığacıkta daha da şekillendi.Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1500 lü yıllarda yapılan kalenin içinde kurulan pazarı gezerken aslında neler yemeliyiz sorusunun cevapları taptaze ve dalından koparılmış şekilde karşımız da duruyordu.Sebzeleri geçtikten sonraysa benim için tam bir şölen yaşandı. Bir sürü hanım açtıkları tertemiz tezgahlarda hem ev yapımı yiyecekler içecekler hem de el işlerini satıyorlardı.Etrafa bakmaktan son anda aklıma gelen fotoğraflar orayı tam yansıtamasada gezin görün derim.Ayrıca kahvaltı yapmak için nefis gözleme ,aşure,keşkek ve daha neler neleri de deneyin .Temiz sokaklar ve temiz insanların yaşadığı burayı ben çok sevdim

Sınıfta meyve salatası şöleni ...


Bugün anlaşıldı ki tüm sınıf meyve severiz:)) Sınıfa davet edilen Fatma hanımla birlikte tüm sınıf yıkadık elleri giydik önlükleri soyduk,doğradık ve yedik meyveleri :)Ailelere yazdığım notta birer mutfak önlüğüde göndermeleride vardı.Herkes getirmişti ama Havin'in önlüğü ilgimi çekti doğrusu.Sonradan annesinden öğrendim ki akşam 22:00 da dikmeye karar verip kızına bu tatlı şeyi yapmıştı.Tek olan cebide Havin'in bir tokasıyla süslemişti.Bir kez daha bir kızım olmalıymış benim de demeden yapamadım ama yegenler var onlara dikicem listeye alındı bile.


İşte önlügümüz...





Aile katılımı etkinlikleri...

Bilen bilir eğitimle ilgili her alanda aile ve okul işbirliği her zaman çok önemlidir.Siz bir şeye doğru derken aile tam aksini söylüyor ve uyguluyorsa vay halinize.Okul öncesi eğitiminde de aileyi hem etkinliklere katmak hem de sınıfta neler oluyor okul öncesi nediri anlatmak adına aileleri sınıfa davet ediyoruz.İlk davetimizi bebekleri olan iki anneyle yaptık.Ön hazırlık olarak önce sanat etkinliğinde bebek resimleri boyayıp süsledik pullarla.Sonra çocukların bebeklik fotolarını inceleyip sohbet ettik.Birbirlerinin bebeklik hallerine merakla baktılar ve birbirlerini çok şirinmişsin diye sevdiler:))Ben de oğlumun fotoğraflarını götürdüm kendimin ne yazık ki sadece iki tane bebeklik fotografım var ve biri sadece bende ne yazık ki...Neyse sonra da anneler misafir oldular bebekler hakkında merak ettiklerini sordu çocuklar anneler cevapladılar .

Bunlarda bir sonra ki gün kumaşlarla yaptığımız grup çalışmaları ipten saçlar artık kumaşlardan giysiler ,düğmelerden tokalar .....

5 Ekim 2010

bu kez pembe yemeni fular denedim...






























Daha önce mavi ve beyaz olan fuların bu kez pembesini denedim.Daha önce kenar kıvırmalarda oldukça destek almıştım bunu tamamen kendim başardım(belli oluyordur ya neyse:))Aklımda bu model vardı uyduruk da olsa yaptım sanırım sonuç fena olmadı.Begeninize sunulur efendim pembe severler belki denerler...Çok düşünülmeden hazırlanmış bir nasıl kesilir fotografları var umarım anlaşılır olmuştur.