27 Temmuz 2011

evde hint kınası ile dövme nasıl yapılır...













Kısaca malzemeler:


Oksijen suyu ( Eczaneden alabilirsiniz )

Hint kınası

Kürdan

Koltuk altı kremi

Aydınger kağıdı ( Kırtasiyeden )

Dövme deseni

Stabilo kalem (Her kırtasiyede vardır belki evinizde de vardır )



Kına taşı(özellikle ortadoğu ülkelerinde kullanılan siyah bir taşın öğütülmesi ile elde edilen diğer adıda alman taşı olan bir taşdır.Genellikle kınanın rengini koyulaştırmakveya siyaha çevirmek için elde yada saçta kullanılır.)


Önce malzemeleri temin edin ve desen araştırın.

Kafanıza yatan deseni nereye yapacağınıza karar verin.

Sıra kahve telvesi kıvamında hazırlayacağınız kınada onun içinde Hint kınasını küçük bir kapak gibi bir şeye 1 ve ya 2 çay kaşığı kadar koyun sonra oksijenli suyu üstüne dökün kına taşını ekleyin fakat karışımın ayarını çok iyi yapmanız gerekiyor gerçekten kalıcı ve gerçekten siyah bir şey istiyorsanız bu yaptığınız karışımı bir kaç kere yapmanız ve elinizin içine ve ya herhangi bir yerinize bir kaç kere deneyerek kıvamı bulmanız gerekecek.isterseniz bu karışımdan deneme için ufak bir miktar sürüp kurumasını bekleyip yıkadıktan sonraki sonuca göre miktarlarını artırabilirsiniz.

Seçtiğiniz desenin üzerine stabilo kalemle aydınger kağıdını koyup deseni kopyalayın.

Örneğin kolunuza koltuk altı kremini sürüp üzerine aydınger kağıdının çizimli kısmını koyup deseni çıkartın ve kürdanla kınanızı sürün taşırmadan tabiki....

Kuruduğunda yıkayın...bitti bile....


yada........ bizim gibi desen kısmını halamızın İsviçreden getirdiği şablonla yapıp koltuk altı rolonunu aydınger ve kalem kısmını hızlı bir şekilde aşıp hemen şablonun içini doldurmaya geçebilirsiniz ki bence bu ilk denemeler için çok sağlıklı.Kayramın koluna ejderha desenini bakarak çizen ben başladığıma bin pişman oldum söyleyeyim...Benim ayak bileğimde ve omzumda Sibel ablanın sayesinde çok güzel tatoolarım oldu.Azra' nın doğum günü pastasını keserken gördüklerinizde ablamın eseri....

eski şemsiyeden çocuk pike takımı nasıl yapılır...



Kırık şemsiyeden çocuk pike takımı yapacağını söyleyen arkadaşım Bengül 'e bir yap bakalım ne çıkacak ortaya demiştim ama bu kadarınıda beklememiştim doğrusu.Dikiş konusunda cidden becerikliliğini bir kez daha konuşturmuş ve bu güzel pike takımını ortaya çıkarmıştı.Şemsiyenin kırık halini çekmeyi unuttuğumdan size başka bir şemsiye resmi bulup gösteriyorum ama illa çizgi film karakterleri olması gerekmez böcekli çiçekli değişik versiyonlarıda yapılabilir.Nasıl yapılır derseniz dikiş bilenler bilmeyenlere benim yerime anlatsın lütfen...

13 Temmuz 2011

''Ne iyi etmişte anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!...''



Bir kaç haftadır mis gibi doganın koynunda yeşile doymuş temizlik ve yemek yapmayıp yiyip içip keyif yaptığım içinde azıcık kilo almış olarak mutlu huzurlu ve bol gezmiş bir şekilde evime dönmüş bulunmaktayım efenim.Evde iki öğretmen olunca biri seminer yapıp diğeride yanında gezebiliyor eşantiyon olarak;))Bana düşen dinlenme ve tadını çıkarma kısmını alnımın akıyla başardım sanıyorum.Kastamonu Cide ilk kez duyduğum bir yerdi günler öncesi hava durumunun takibini yapıp 3-4 gün yağışlı olabiliri öğrenince şemsiye ,yağmurluk, hırka,çorap vb bir sürü ekstra malzemelerle yola çıktık.İlk durak yerimiz Ankara oldu bizimle yola çıkan aynı seminere katılan arkadaşlarımızla birlikte annemlerde bir gece dinlenip dönüşte uğrama planları ile tekrar yola çıktık.Bu arada ah bizde de (Dikili'de) keşke böyle olsa dedim durdum her apartmanın geniş bahçeleri var inanın burada olsa kesinlikle bir kaç bina o bahçeye sıralanırdı yola çıkmadan çardakta nefis bir doğanın ortasında kahvaltı yaptık buda artısı.Ayrıca her mahalleye en az bir tane düşen parklarda çocuklar için bulunmaz nimet.Dönüşte kaldığımız süre içerisinde akşamları bir kaç park deneme şansımız oldu hem zemin hemde oyuncakların bakımlarının tam olması çocuklara şehir içinde minik ormanlar yaratılmasını yürekten alkışladım Keçiören belediyesine teşekkürlerimi sunarım...
Cide Ankara arası 368 km ama virajlı yollar 5 saatlik yolu uzatıyor mecburen.Cideye 10 yıldır kara yolu ile ulaşım olduğunu duyunca şaşırmadım doğrusu ama Karadenizin kırmızı kocaman dalgalarıyla karşılaşıncada deniz yoluyla nasıl olmuş bunca sene diye hayret ettim doğrusu.İkinci gün Cidenin tersanelesini ünlü olduğunu Saltanat kayıklarını imal ederek kendilerinden çok söz ettirdiklerini öğrenince tüm taşlar yerine oturdu.
İki gün bir açıp bir kapayan hava'' eeeee bu kadar ağaç hortumlada sulanmaz tabiki :)))'' dedirTti bana.Senenin yorgunluğunu iki gün uyuyarak attıktan sonra havanında izin vermesi ile gezdik Cideyi.İlk uğrak yerimiz 1911 yılında burada doğan Rıfat Ilgaz'ın evi oldu.
''Cide doğduğum eşsiz benzersiz memleket...Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!...''
''...İlk izlenimlerim,doğa toplum ilişkilerim,insan sevgim burada biçimlenip uç verdi...''diyen Rıfat Ilgaz 82 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü Cidede geçirmiş ve müze evi aslına uygun yeniden inşa edilmiş.Bu kültür evini bize güler yüzlü tatlı dilli Güllü Yıldırım tüm ayrıntıları sevgi ile anlattı.Öyle güzel ev sahipliği yaptıki teşekkürler Güllü...Temmuz ayında Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür Ve Sanat Festivali ile hem büyük yazar anılmış hemde barok sarısı el baskısı yazmalar tanıtılmış oluyor...