11 Nisan 2014

gece gece okumaca...Kuşlar cehennemde şarkı söyler mi?


Horace Jim Greasley isimli bir İngilizin İngiliz ordusuyla İkinci dünya savaşında Almanlar tarafından esir alınmasıyla geçen beş yılını anlatan gerçek bir öyküsü olan  roman...Esir kamplarını ve en son Polonya da biten esaretini anlatan umudun hiç kaybolmaması gerektiğini vurgulayıp savaşın tüm acımasızlığını hissettiren bir kitap. Savaş ve aşk kamplar ve sınırlı özgürlüğün güzel bir dille anlatıldığı gerçek bir hikaye olduğu içinde sonunun merakla beklenildiği keyifli sayfalarla dolu....
Roman tam anlamıyla aşk, güven, ihanet, (c)esaret, savaşın kanlı ve vahşi yüzü üzerine yoğunlaşıyor. İnsanların aç kaldıklarında, çaresiz olduklarında neler yapabileceklerini görüyorsunuz. Bir dilim ekmek için arkadaşlarını ihbar etmek, Almanlara yaranmak için yalan söylemek, yazgısına razı olmak, yaşam mücadelesi vermek... Bunların hepsi son derece akıcı bir dille karşımıza geliyor. Romanı okurken bir sinema filmini izliyor duygusuna kapılıyorsunuz. Esir kampını, orada yaşananları, savaşın geri planını, iki aşığın çılgınca sevişmelerini...Bir İngiliz erkek ile Yahudi kökenli bir kızın çılgınca yaşanan aşkını okumak istiyorsanız, bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz...

“Esirler buldukları her şeyi yiyorlardı.   ...Birinin düşürdüğü bir patates dilimi ya da geçen seneki hasattan kalma bir turp arıyorlardı. Çalıların meyvelerini topluyor, bulabildikleri bütün bitkileri yiyorlardı. Yeni ekilmiş bitkilerin köklerini bile. s/79”

kanun yapabiliriz sorun değil ;)

Yeter ki elimizde içinden duvar saati çıkan bir kutumuz olsun...hatta o saatte hediye olsun tadından yenmez bir kanun yapımı olur ;)