Hemen Pankekin tarifi veriyorum hiç vakit kaybetmeyelim:)
1,5 çay fincanı un(hani şu kupa dediklerimizden büyükçe ya da kahve fincanından büyük bildiğiniz çay fincanlarıda olur ama ölçü azalmış canım lezzete yazık olmuş olur söyleyeyim)
1+1/4 çay fincanı süt
3 yemek kaşığı erimiş tereyağı(olmadığında sıvı yağ kullandım onunla da oldu bence)
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 yemek kaşığı şeker
1 çay kaşığı tuz
Tüm malzemeleri karıştırıp biraz koyuca bir hamur elde ediyoruz az yağlı tavaya bir kaşık yardımıyla döküp üzeri delik delik olmaya başlayınca çevirip altını üstünü pembeleştirip puf puf kabarmış pankeklerimizi yapıyoruz.Soğutmadan kahvaltıya sürüp ister tatlılarla ister tuzlularla mideye indiriyoruz.Krepin tahtını yerinden eden pankekin mucidine dua edip benide her yumuşacık ısırışta sevgiyle anıyoruz;)
(bu kadar az çıkmıyor fotoya bakıp aldanmayın bu tam bitmek üzere akla gelen bir çekim.kaç tane çıkıyor saymadım ama çok :))
Mor, küçük bir Ege kasabasında yaşayan dört çocuklu bir çiftçi ailesinin yıllara yayılmış trajik hikâyesini sürükleyici bir aşk ve entrika çerçevesinde günümüze taşıyarak yirmi dört saatlik bir zaman diliminde anlatan bir roman.
'68 kuşağından, sistemin bir parçası haline gelmiş işadamı ve turizmci İlhan Sacit, kızı yaşındaki Renginur'a tutulup ondan bir de çocuk sahibi olunca karısını yıkmış, hırslı baldızının kinini bilemiştir. İlhan'ın kardeşi öğretim üyesi, hâlâ solcu ama kafası karışık Armağan, ağabeyinin tersine kapalı, kendini ağıra satan bir erkektir ve iletişim sorunları yüzünden evliliği bitmek üzeredir. Kızkardeş Gülcan'sa ailedeki ölüm ve intiharlardan sonra iyice umutsuz ve tükenmiş durumda alkole sığınmıştır. Aile çevresi, İlhan Sacit'in otelinde, evlilik dışı doğmuş çocuğunun birinci yaş günü dolayısıyla biraraya gelirler. Gece güzel başlayacak ama günün ilk saatlerinde beklenmedik bir cinayetle sona erecektir. İnci Aral, Mor'da ağırlıklı olarak insanların yaşadığı büyük yalnızlığı, evliliği işliyor ve kadınlara erkeklerin gözüyle bakmayı, erkek dünyasının gizlerini aralamayı başarıyor.
“Kendi dünya görüşüne ve onun içerdiği kurallara körü körüne uymaya
çalışmak da kişinin kendine uyguladığı bir tür baskı değil mi? Böyle körleşiyor
insan. Kesin doğrular, saplantılar bireysel gelişmeyi donduruyor. Kavgalar,
kıranlar bu yüzden yaşanmıyor mu bu toplumda?”
Kitabı bitirir bitirmez merakla mor renkle ilgili bir iki yazıda okudum tabiki. Mor renk, açık tonlarda ilham ve güven verici etki gösterirken, özellikle koyu
tonlarda, mor rengin insanda meydana getirdiği asalet duygusu, bazı insanlarda
küstahlık, kabalık ve hatta kavgacı bir yapıya da neden olabilecek şekilde etki
gösterebilir. Hüzün, üzüntü ve depresyonu çağrıştıran etkileri de vardır.
Özellikle koyu tonlarda, bilinçaltını etkileyerek insanda korkuya ve hüzne neden
olabilen mor renk, belki de bu yüzden, intihar edenlerin en çok sevdiği
renklerden biridir. Bu nedenle, depresyona yatkın kişilerin, ruhsal sorunu
olanların, alkoliklerin ve madde bağımlılarının olduğu ortamlarda
kullanılmamalıdır.