13 Mart 2012

SESİN SENİN...

            SESİN SENİN
Kahkaha kesin bir sınırdır senin sesin için;



geçmezsin kahkahaya. Bu da gülümsemeyi


senin tapulu malın yapar. Gülmek sende


gülümsemenin bir noktada taşkınlığı


oluyor daha çok. Bu bakımdan gülümsemenin


bütün öğelerini de birlikte getiriyor.


İş bu kadar da değil, yeni bir takım öğeler


de getiriyor. Ilıktır senin sesin. Güvenli


olmaktan çok güven uyandırıcıdır. Konuşurken


kimseyi dinlememene ne diyeceğiz peki?


Buna karşılık sözcükleri sakıngan sakıngan


kullanman var, ona ne diyeceğiz? Alırken


suçsuz, verirken duyarlı bir ses. En büyük


modaevini yönetecek olsa sinirli tonlar kazanacağına


muhakkak nazarıyla bakılabilecek,


ama, söz gelimi, hiçbir belediye başkanı


olamayacak bir sese. Sanırım, bakışlarla


sesler arasında bir bağıntı kurulabilir.


Belki de yanlıştır bu varsayım. Ama


doğru olsa, senin sesinle bakışın arasında


bir paralellik, hatta bir özdeşlik olduğu


görülebilir. Daha doğrusu sendeki bu özdeşlik


böyle bir varsayıma itiyor kişiyi.


Kimbilir, başka belirtiler gibi, bakış ve ses de


Aynı ruhun değişik planlardaki görünümleridir


belki de. Ruhun, özdeş yönlerini denediği


organlar olabileceği gibi, çelişkin yönleriyle


belirdiği organlar da vardır. Olabilir.


Söz bitince senin sesin de biter; oysa


sözü tüketen sesler vardır; söz tükenince de


sürüp giden sesler vardır; söz tükendikten


sonra başlayan sesler vardır. Senin sesin


sözle özdeş. Çığlık değil, düşünce senin


sesin. Ama etin, kemiğin malı olmuş bir


ses. Ömründe bir iki kez büyük ihanete


dadanmak isteyebilir bu ses. Küçük iha-


netler onun düşünceyle kurduğu ilke-


leri aşmaz, aşamaz. Ah! Razı olma


sevgilim, katıl. Katıl ama razı olma.


Biraz da kendinden memnun bir ses.


En büyük eleştiriyi, yadsımayı son


anda yaparsın sen: Sanırım sende bul-


duğum en doğru gözlem bu. Oysa eleş-


tiriyi son anda yapmak, razı oluşun ta


kendisidir. Korkaklıktır da. Şu var:

Fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz

Güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz

Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler

Razı olma hiçbir sessizliğe

Biliyorsun seni seviyorum

Pencereden bakmayı

Öğreteceğim sana

Sesin

balkona asılı çamaşırcasına

Havalansın, havalansın dursun

Sokakta değil balkonda;

dışarı çıktığın zaman

romanını yastığın altına sakla;

Şiirini mutfağa koy

Boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa,

Öykünü yanına alabilirsin elbet

Müziğini de, resmini de


                                                       Niçin güvenemiyorsun bana?
                                                                          (16 mayıs 1973)
                                                                        Cemal SÜREYYA

bir ''ben neler yaptım'' postudur :)

Okuldaki arkadaşlarıma yaptığım kitap ayıraçlarını çok severek yakma güllerle süsleyip paketledim.Herkese de kadınları anlatan sözler hazırlayıp çektirdim''neyse halin çıksın falin''geyiğiyle okutup kimini güldürüp kimini düşündürdüm:)))))

 Sarp'ın doğum günü için cake pops yaptım bakınız fotoda bardak içindeki FB süslemeli topcuklar:)))
 Hafta sonu İKEA ya gidip evde bir süredir yaptığım mobilya değişikliklerime uyan(itiraf ediyorum nerdeyse tüm mobilyalar değişti) minik dekoratif parçalar aldım .Fotodaki hatun kişi mumluk olup kendisi daha önce English Home dan alınıp yanına arkadaş beklemekteydi gün ışığına çıkmış oldu::))

Sadece bunları yapmadım tabiki mesela alışveriş dönüşü karanlıkta tamamen dikkatsizlikten bir gün bir çocuk ayağını sıkıştıracak dediğim mazgala ayağımı şıkıştırdım aksıyorum morum ve merdiven inip çıkarken zorlanıyorum ama yaşıyorum:)) bu sözlerimde yaptığım alışverişlerin hafif ağrı azaltıcı sakinleştirici  ilaç etkisi var mı derseniz olmamıııııı?:))