13 Temmuz 2011

''Ne iyi etmişte anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!...''



Bir kaç haftadır mis gibi doganın koynunda yeşile doymuş temizlik ve yemek yapmayıp yiyip içip keyif yaptığım içinde azıcık kilo almış olarak mutlu huzurlu ve bol gezmiş bir şekilde evime dönmüş bulunmaktayım efenim.Evde iki öğretmen olunca biri seminer yapıp diğeride yanında gezebiliyor eşantiyon olarak;))Bana düşen dinlenme ve tadını çıkarma kısmını alnımın akıyla başardım sanıyorum.Kastamonu Cide ilk kez duyduğum bir yerdi günler öncesi hava durumunun takibini yapıp 3-4 gün yağışlı olabiliri öğrenince şemsiye ,yağmurluk, hırka,çorap vb bir sürü ekstra malzemelerle yola çıktık.İlk durak yerimiz Ankara oldu bizimle yola çıkan aynı seminere katılan arkadaşlarımızla birlikte annemlerde bir gece dinlenip dönüşte uğrama planları ile tekrar yola çıktık.Bu arada ah bizde de (Dikili'de) keşke böyle olsa dedim durdum her apartmanın geniş bahçeleri var inanın burada olsa kesinlikle bir kaç bina o bahçeye sıralanırdı yola çıkmadan çardakta nefis bir doğanın ortasında kahvaltı yaptık buda artısı.Ayrıca her mahalleye en az bir tane düşen parklarda çocuklar için bulunmaz nimet.Dönüşte kaldığımız süre içerisinde akşamları bir kaç park deneme şansımız oldu hem zemin hemde oyuncakların bakımlarının tam olması çocuklara şehir içinde minik ormanlar yaratılmasını yürekten alkışladım Keçiören belediyesine teşekkürlerimi sunarım...
Cide Ankara arası 368 km ama virajlı yollar 5 saatlik yolu uzatıyor mecburen.Cideye 10 yıldır kara yolu ile ulaşım olduğunu duyunca şaşırmadım doğrusu ama Karadenizin kırmızı kocaman dalgalarıyla karşılaşıncada deniz yoluyla nasıl olmuş bunca sene diye hayret ettim doğrusu.İkinci gün Cidenin tersanelesini ünlü olduğunu Saltanat kayıklarını imal ederek kendilerinden çok söz ettirdiklerini öğrenince tüm taşlar yerine oturdu.
İki gün bir açıp bir kapayan hava'' eeeee bu kadar ağaç hortumlada sulanmaz tabiki :)))'' dedirTti bana.Senenin yorgunluğunu iki gün uyuyarak attıktan sonra havanında izin vermesi ile gezdik Cideyi.İlk uğrak yerimiz 1911 yılında burada doğan Rıfat Ilgaz'ın evi oldu.
''Cide doğduğum eşsiz benzersiz memleket...Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!...''
''...İlk izlenimlerim,doğa toplum ilişkilerim,insan sevgim burada biçimlenip uç verdi...''diyen Rıfat Ilgaz 82 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü Cidede geçirmiş ve müze evi aslına uygun yeniden inşa edilmiş.Bu kültür evini bize güler yüzlü tatlı dilli Güllü Yıldırım tüm ayrıntıları sevgi ile anlattı.Öyle güzel ev sahipliği yaptıki teşekkürler Güllü...Temmuz ayında Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür Ve Sanat Festivali ile hem büyük yazar anılmış hemde barok sarısı el baskısı yazmalar tanıtılmış oluyor...